- 619
- 24.08.2022 12:25:03
Türkiye hafta sonunda Gaziantep ve Mardin’de meydana gelen trafik kazaları ile sarsıldı. Her iki kazada 35 kişi yaşamını yitirdi. Kazalarla beraber seyahat sırasındaki iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemler gündeme geldi. Şoförlerin kazaların faili değil mağduru olarak ele alınması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, toplum olarak kaza bölgesinde izleyici olma davranışını da acilen terk etmek gerektiğini söylüyor. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, trafik kazalarında iş sağlığı ve güvenliğinin önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Firmalarda ‘Yol trafik güvenliği yönetimi’ uygulanmalı!
Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, trafik kazalarında genellikle araç sürücülerinin kusurlu olup olmadıklarının konuşulduğunu belirterek araçların bağlı olduğu firmaların kazaların meydana gelmesindeki rollerinin de tartışılması gerektiğini söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Bugüne kadar olaylara sadece sürücü (çalışan) açısından yaklaşıldığı için sonuç alınamamaktadır. Çok büyük oranda yük taşıması yapan firmalarda ve otobüs firmalarında yol trafik güvenliği yönetimi uygulanmalıdır. Trafik kazalarının önlenmesi, trafik kazalarından kaynaklı insan ölümlerinin, yaralanmalarının oluşmaması, manevi ve maddi kayıpların olmaması için yapılan bütünsel çalışmalardır.” dedi.
Kök sebep analizi yapılmalı!
Trafik kazalarının, yol, hava koşulları, sürücü ve araç unsurlarının bir bileşkesi olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Trafik kazasına sebep olan kök sebebin bulunması için tüm bu unsurları değerlendirebilecek yetkinlikte ve uzmanlıkta bir ekip tarafından kaza araştırması ve kök sebep analizi yapılması şarttır. Ancak bu şekilde kazaların önlenmesi sağlanabileceği gibi, bütüncül yaklaşım ile sistemin tamamında yapılması gereken iyileştirmelerin belirlenmesi mümkün olacaktır.” dedi.
Şoförler fail değil, mağdur olarak ele alınmalı!
Özellikle ticari araç kullanan ve bir firmaya bağlı çalışan sürücülerin yasal tabiri ile şoförlerin trafik kazalarının faili değil mağduru olarak ele alınması gerektiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yol şartları, hava koşulları, sürücü, sürücülerin hizmet verdiği firmanın yol trafik güvenliği yönetim sistemi, ülkenin trafik mevzuatı ve bu mevzuatı uygulama sistemi ana kapsamlarının her biri detaylı olarak incelenmelidir.” dedi. Uçan, araçların şehirler arası yollarda uyulması gereken hız sınırına uymalarının, tırlarda takometre ve GPS cihazı bulundurulmasının önemine işaret etti.
Sürücülerin işe alım süreçleri ve oryantasyonları önemlidir
İşverenlerin trafik kazalarına sebep olabilecek tüm konularda fonksiyonel süreçler oluşturması gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Örneğin sürücü ile ilgili konularda sürücü yetkinlik değerlendirme ve işe alım süreçlerinde trafik kuralları bilgisi, araç kullanma yeterliliği, sağlık durumu, geçmiş trafik cezaları gibi bilgilere sahip olunması gereklidir. Sürücü oryantasyon programının varlığı ve yeterliliği, ödül- ceza uygulamaları, iş güvenliği eğitimlerinin varlığı ve yeterliliği, periyodik olarak alması gereken güvenli sürüş eğitimlerinin alınması, yasal sürüş, çalışma, dinlenme sürelerine uyumun takibi, sürüşü olumsuz etkileyecek sağlık bozulmalarının takibi, kullandığı karayolu taşıtı ile ilgili tüm bilgilendirmelerin yapılması, sürekli iyileşme için periyodik geribildirim yapılması gibi kritik konular titizlikle değerlendirilmelidir.” dedi.
Kaza bölgesinde izleyici olunmamalıdır
Mardin de ilk kaza olduktan sonra ikinci TIR çarpması ile ölü ve yaralı sayısının arttığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Bu ise yardıma gelen 112 ekiplerinin yol güvenliğini oluşturmadan yardıma başladıklarını gösteriyor. Bu hayati yanlış olmuştur. Bu konuda bu ekiplere sürekli olarak nasıl hareket etmeleri gerektiği eğitim ve tatbikatları verilmelidir. Kaza bölgesinde izleyici olarak bulunmak çok yanlıştır. Burada olduğu gibi vefat veya kişinin ömür boyu engelli olarak kalmasına sebep olabilir. Bundan acilen toplum olarak vazgeçmeliyiz.” dedi.
Yorgun ve uykusuz araç kullanmak kazalara davetiye çıkarıyor
Trafik kazalarında en büyük nedenlerden birinin sürücünün yorgun ve uykusuz araç kullanması olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Sık sık gerçekleşen yolcu otobüsü kazalarında, şoförlerin dinlendirilmeden çalışmaya zorlanmasının önemli bir payı olduğu biliniyor.” dedi.
Yetersiz sayıda şoför çalıştırılıyor
Günümüze kadar babadan oğula geçen şoförlük mesleğinin, ailelerin çocukların bu işi yaptırmak istememeleri sebebiyle tüm sektörlerde şoför bulma zorluklarına sebep olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Şoför arzındaki bu daralma, firmaların işe aldıkları şoförlere, tatmin edici ekonomik şartlar sağlayamamaları sebebiyle firmaların direkt ve dolaylı maliyetleri arttığı gibi yetersiz sayıda şoför ile sürdürmeye çalıştıkları operasyonel faaliyetler, yasal sürüş sürelerine uyumsuzluk, gece sürüşlerinin artması gibi sebeplerle trafik kazaları artmaktadır. Ayrıca kronik yorgunluk, kronik uykusuzluk, aile ile yeterli ve kaliteli vakit geçirememek gibi sebepler ile çalışan memnuniyetsizliği, trafik kazası ve cezası sayılarının artması gibi olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, özellikle tarım sezonunda, memleketlerinde tarlası, bahçesi olan şoförlerin dönemsel olarak da olsa şoförlük mesleklerinden daha çok para kazandıklarından işi bıraktığını ve tarımsal faaliyetlere girdiğini belirterek “Şoför arzındaki bu azalma ve kaliteli şoför azlığı firmaların tüm olumsuz koşulları ve olumsuz neticelerini kabul ederek, hiçbir değerlendirmeye tabi tutmadan sadece yasal belgelere sahip şoförleri işe almalarına ve şoförlerin çeşitli şartlarını kabul etmelerine sebep olmaktadır.” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, şoförün yasal yeterlilikleri, yasal çalışma süreleri, çalışma şartları, sağlık durumları ve kontrolleri, psikolojik durumları, sosyal hayattaki pozisyonları, beslenme alışkanlıkları, meslek hastalıkları gibi çok önemli konuların maalesef ikinci planda kaldığını sözlerine ekledi.
Sürüş yorgunluğu ve uykusuzluk en önemli faktör
Ülkemizde ağır vasıta ile yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücülerin trafik kazalarına karışmalarındaki en önemli faktörlerden birinin sürüş yorgunluğu ve uykusuzluk olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Tek başına bu alanda yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Mola vermeksizin uzun süre araç kullanan sürücüler, gece, öğleden sonra ve normalde uyuduğu saatlerde araç kullanan sürücüler, uyku yapan ilaçlar ya da alkol alan sürücüler, yalnız araç kullanan sürücüler, uzun ve sıkıcı yollarda araç kullanan sürücüler, sık yolculuk yapan sürücüler, uykusu bozulmuş ve yorgun sürücüler uyku ilişkili kazalar açısından en çok risk altında olan sürücülerdir.” dedi.
Uykusuzluk kaza riskini artırıyor
Uykusuzluğun optimum tepki zamanlarını azaltmakta ve orta derecede uykulu kişilerde performansı azaltarak tehlike anında zamanında durabilmelerini engellediğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Tepki zamanındaki çok hafif yavaşlamalar ise özellikle yüksek hızlarda kaza riskleri üzerinde derin bir etki yaratabilmektedir. Uyku ihtiyacı olan kişi direksiyonda daha çabuk yorulmakta, zamanla dikkati azalmakta ve direksiyon başında uyuya kalarak kazaya neden olabilmektedir.” dedi.
Ölümcül kazaların %20’si yorgunluğun en çok olduğu saatte meydana geliyor
Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, sürücü yorgunluğunun, kamyon sürücüleri için özel bir problem olduğunu kaydederek “Yapılan bir çalışmada tüm ölümcül kazaların %20’sinin ve kamyonların karıştığı yaralanmalı kazaların %10’unun gece yarısı ile sabah saat 6:00 arasında sürücü yorgunluğunun zirve yaptığı saatlerde meydana geldiğini ortaya konulmuştur. Kamyon sürücüsü yorgunluğunun tüm kamyon kazalarında %30 ila %40 arasında bir etkisi vardır. Birçok çalışma, genç erkek sürücülerin (30 yaş altı) uyku nedenli kazaya karışma risklerinin daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Uyku nedenli kazalara karışan sürücülerin yaklaşık yarısının 30 yaş altı erkek sürücüler (21-25 yaş arası pik noktası) olduğunu ortaya koymuştur.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda başta tehlikeli madde taşımacılığı, ağır vasıta ile yük ve yolcu taşımacılığı olmak üzere aşağıdaki konular, devlet, üniversite, sivil toplum kuruluşları, yol trafik güvenliği alanında çalışan özel sektör ve diğer özel sektörlerin katkıları ile yeniden ele alınması gerektiğini vurguladı.